yırtılırdı ağzımda


odana gelir diye
son deyip de
bu içtiğin
altıncı sigara
sakın kimseye söyleme
tuhaf bir hanımeli var
üşenmeden çıkarıp tişörtünü
sararıyor
tam da sol kolumun altında
sabaha daha çok var
anlamsızca
gözümü gezdirip duruyorum
masanın üstündeki kitaba
kitaba eğilmiş gibi duran
zambağa
bir zamanlar
kızıl bir gül gibi
dağılırdı ağzımda
pencereden görünen bir kent
sonu hüzünlü bitecek
sonu kötü bitecek diye
kapatıyorsun
romanı son iki sayfa kala
bacağından çıkardığın bıçak
ya da bir tabanca
karartıp gözünü
şair olsaydım
düşürürdüm
bir acem borusunu
acımadan
kırıp
gecenin boynuna
soluğu
bakışları
sağlam içer
iyi sevişir
o iddialı bakışı
bir zamanlar
kızıl bir gül gibi
dağılırdı parmaklarımda
ama bugünlerde
kafası
epey karışık
öyle söylüyor
gazeteler
televizyonlar
sosyal medya
bir herife
gönlünü kaptırmış galiba
arabanın bagajında
kar zinciri
reflektör
mangal
şıp
şıp
damlıyor
sandaletimin burnuna
bir kan
bir akasya
pek feci hırlıyor
cinselliği çağrıştıran
her dokunuşuna
sözcükler okyanusuna atılmış
eğreti bir an gibi duracak
bu fotoğraftaki
sarıldığın
beli
keskin bir yasemin kokusu
kolunu sertçe çekip
kurtaracak
ellerindeki
tırnak izi
herkes böyle
bir hiç uğruna
sürekli şikayet ettiği
annesine
karısına
patronuna
bir demet papatya
yollasa
ya
içinde
saatli
bir
bomba
bir baraj gölünün kıyısında
piknikten arda kalan
sudaki
plastik bir top
kadar kımıltısız
bu dokunuş
bu susuş
bahçendeki
bütün çiçekler
her gün yenilirken
karanlığa
yakalanmadan
akşam yağmurlarına
uyarı atışı gibi duruyor
şakağında
kaçak
siklamen bir damla
ehliyet ve ruhsat
radara bir an takılan
bir cisim kadarsın
yalnızca
önemseme
yazdığı cezayı
tanrının
fırlat suratına
bu yüzden
kapatıp elimle
ağzını
kulağını
gözlerini
son bir defa
bir sevişme sonrası
yakılan lambanın
yeryüzüne düşürdüğü
iki melekten biri
kusursuz bir tiksintiyle
bakıyor
şifoniyerin üstündeki
aynaya
akvaryumda dolaşan
bütün kasvetli balıklar
adına
o
umursamaz gidişlerin
her seferinde
bin kez

yırtılırdı ağzımda

Comments

Popular Posts