ben kendimi en çok
ben kendimi en çok bir yaz esintisinde unuturum
bir köprü olur anılarım
o geceyi dolduran karanlık
kirpiklerimin kıvrımından
kayar
sözcükler nehir olur
o nehir ki
sularının üstünden
sokaklar
caddeler
akar
ve akıp gider insanlar
bir rock yıldızı gibi
ellerimizin üstünde
hüzünlü bir sevinç
herkes kendi rengini bulur
bu kargaşada
ben en çok insanlarda kendimi unuturum
bir masada kahkahayla devrilir sandalyeler
kimin ne dediği o kadar da önemli değildir
bir çingene
bir hırsız
bir derviş
kimin kim olduğu da önemli değildir
dostları olana ne mutlu
herkes paylaştığı kadar
sever
her şey o kadar basittir ki
bölünemez
silinemez
çocukluğumuzun o inatçı bakışı
o sebepsiz mutluluk
hayata uyanmanın mutluluğu
şemsiyeni kapatırsın
yağan yağmurda
herkes kaçışırken
saçak altlarına
sen
ve
sırılsıklam bir dünya
tepeden tırnağa
tek olmanın verdiği o sevinç
ve bir bütün olmanın verdiği acıyla
unuttuğumuz
onca insan
onca heyecan
yerimizde duramayacak kadar hızlı
dönüp duruyorken
yörüngesinde şu aciz evrenin
paramparça olacağımıza
bakıp duruyoruz
kumsaldaki bir şezlongdan
batan aya
ben en çok bir kokuda kendimi unuturum
apartman girişinin boşluğunda
yeni biçilmiş otların
toprağa değen yağmur damlalarının
o ilk kokusunda
porselen tabaklarda çınlayan çatalda
iç içe geçmiş seslerin
beni kim uyandırdı denilen
bir sersemliğin
o donuk bakışında
biliyorum
ayağımın arkasına vuran
bir ayakkabıyla
sekerek giderken manava
hiçbir şey kalmayacak benden geriye
güzel bir gülüşten başka
ama yine de dayanamam
unuturum kendimi
bir elmanın kırmızısında
bir limonun sarısında
bunaltıcı bir yaz akşamında
sürahidekileri karıştırırken
birkaç yaprak nane
birkaç dilim limon
bir tutam kehkeşan
hepiniz toz olacaksınız
parmak uçlarımda
Comments