makarna
hiçbir şey için malzeme yoksa bile
hemen köşedeki bakkalda
ya da onda yoksa
caddedeki markette
cebindeki bozuklukları ararken
sana barkodmuş gibi bakan kasiyere
ağzını burnunu kirli sakalını
kaşırmış gibi tararken anılarını
belki sos yapabilirim niyetiyle
aldığın salça sarmısak nane
kasiyerin hafif dağılmış saçlarıyla
gecenin bu geç vaktinde
poşetin hışırtısı
ve herkes yorgun
duygusu kaçmış
ölü balık gözleriyle
dairenle
poşet hışırtısının arasında
bir yerde
yokuş tırmanır gibi
zamanın parmaklarında
öğütülüp dağıtılmış kadar
hafif
saçılırken hiç sevmediğin bu şehre
yanından geçen arabanın içinden gelen
şarkının ritmiyle
bir an durup
geçerli hiçbir cevabın yokken
nereye gidiyorsun
diye sorarken
kendine
taşımaktan yorulmuş
kemikleri çıkmış
uyuz bir atın şaha kalkması kadar
acınası kibrinle
bir insana evrilen her neyse
içimizdeki divanda
geviş getirir gibi
bağdaş kurmuş
birkaç anı
o da
tütsülenmiş
unutmanın
büyüsüyle
dünya gibi
bir top olmuş
düşüyor
içindeki
karadeliğe.
Comments