kimi zaman
kimi zaman
o hep aynı hatayla
sınırlarını zorladığın
panelleri sökülen
uzay aracının hızıyla
tenin yanarken
kızıl magma akıntısı
kusarsın içtiklerini
konuşurmuş gibi
tuvaletin deliğiyle
tek bir sözcükten ibaret
öğürtünün diliyle
hala anlaşılamamanın
verdiği kederle
kaç bin yıl geçmiştir
kaybolmuş bir halkanın
en son hayvanımsı insanı
vurulan kapının
sabırsız
barbarları
ellerinde koçbaşları
eski bir ustalıkla
kullanıyorsun
saçlarındaki parmaklarını
aynada
su serperken yüzüne
gözlerini diktiğin
kımıltısız
mutlak bir hiçin tanrısı
damlıyor musluktan
lavabonun süzgecine
dilin dolaşmış
barmenin kulağı
ağzında
votka limon
smirnoff değilse
sakın koyma kadehe
oysa
işese ağzına
içeceksin aynı tatla
sonra da onaylayıp başınla
tam istediğim gibi
harika
aynısından istiyorum
bir tane daha
dilini şaklatarak
damağında
kimi zaman
ele geçirilmez bir kalenin
hendeğine yuvarlanırken
ya da kızgın yağla
abdest alır gibi
bırakın o oku
kalsın göğsünde
hangi hanibal
hangi fillerle
bütün bir geçmiş
kırıyorsun direksiyonu
u dönüşü yapılmaz
tabelasının önünde
kışkırtıcı bir gülüşle
söylediği tek bir sözcüğü anlamadan
kafa sallıyorsun
gözlerin
içi boşaltılmış bir kovan
hava saldırılarından sonraki
sessizlik kadar uzun
yarısı yıkılmış bir apartman kadar mağrur
kalkıyorsun tabureden
dengeni bulmak için
oturuyorsun
yine bir an
kimi zaman
bütün dikkatini toplayıp
bir elmas ustası gibi
yontarken önünüzdeki şekli
özür dilerim
ben sizi çıkaramadım
kafam iyi olmasa
yemin edebilirim
kaçırılan
bir fırsat gibi
buruşturup atıyorum kendimi
bir kadının
omzunuzda bıraktığı
masumiyetin
ağır bedeli
gibi bir şey yazıyordun
peçeteye
bir deha olmanın verdiği
küçümseyici tavırla
sabahçı kahvesinden
amele toplayan bir taşeron kadar kibar
sonsuza taşımak için bu anı
uçamayacağın bir yükseklikte
son kez vurup kanatlarını
kontrol edip son kez
irtifa ölçme cihazını
koyacaksın son noktayı
göremeyecek kadar sarhoş
kafanla
kaldırımların buluştuğu
o yere
boş ver iniş takımlarını
Comments